Senden önce senden sonra...
Akşam oldu. Yine sen yoksun. Saat dokuz olmuş ben seni düşünüp mutlu olmakla meşgulken.
Senli dünyama dalalı çok olmuş. Kalktım; küçük bir şişe şarap açtım kendime. Raftan iki boş kadehi aldım, senin için akan kanımın rengi gibi kırmızı şarapla doldurdum. Sonra anladım olmasan da yanımda, sevmesen de beni hala seninleydim. İkisini de aldım. Balkona çıktım. Hem ağladım, hem güldüm, hem de içtim.
Düşündüm kendimi, hayat yolculuğumu, yoluma çıkanları, çıkmayanları.
Hayatım üç bölümdü. Senden önce, seninle ve senden sonra...
Senden önce ben var mıydım acaba? Yolunu kaybetmiş, sevmeyi bilmeyen, yarı mutlu, yarı mutsuz sanki kanadı kırılmış bir kuştum. Öylece yaşıyordum. Yalancı aşklar, yalancı ilişkiler, yalancı sevişmeler ve yalancı mutluluklar. Gençtim, güzeldim. Sanki hayat benimdi. Kandırık mutluydum sana kadar. Sonra sen geldin. Gerçekten hoş geldin. Seni ilk gördüğüm an âşık oldum. Çakmak çakmak bakan gözlerin bana aşk kapısını açtı.
O gece uyuyamadım heyecandan. Böyle hiç heyecanlanmamıştım ben. Seni bir daha görecek miydim, karşılaşabilecek miydik acaba?
Karşılaştık. Sen uzaktan geliyordun, fark ettim seni kalabalıkta. Kalbim yerinden çıkıp seninkine koşmak istiyordu. O yol sanki bitmek bilmedi. Konuştuk ikimizde mutlu ve heyecanlıydık. İçimden bir yandan sabırsızca numaramı istemeni bekliyordum. Ama yok istemedin. Yıkılmıştım sanki. Öylece ayrıldık alelade arkadaşlar gibi. Oysa sen benim aşkımdın bilmesen de.
Uzun zaman görmedim seni bir daha. Bekledim, bekledim, bekledim. Tam ümidimi kesip yalancı dünyama hazırlanırken GÖRÜŞELİM Mİ? Notunla birden eski yalancı hayatımı bekleme moduna aldım. Nerden bulmuştun evimi de posta kutuma koymuştun o hayatımın notunu? Önemli değildi... Heyecandan ölmek üzereydim. Defalarca elbise değiştirdim, saçımı yaptım. Geldin, önce koşarak sonra yavaş merdivenlerden indim. Sözde sana göstermeyecektim heyecanımı. Arabaya bindim ve o pırıl pırıl aşkla parlayan gözlerimiz, sonra da ellerimiz buluştu ta ki sen gidinceye kadar. Sen beni sevdin ben de seni. Ben o ilk günkü heyecanımı hiç kaybetmedim. Hep yaşadım içimde ve seninle. Her günümüz birdi. Planlar hiç yapmadık sadece aşkımızı ve hayatımızı paylaştık. Her gün muhteşemdi. Gülerdik seninle biz. Eğlenirdik, dans ederdik, sabahlara kadar sevişirdik. O sevişme aralarındaki sohbetleri severdim ben. Orada biz olurduk ve yalın olurduk. Çıplaklığımız sadece bedensel değil ruhen de olurdu. Kıkır kıkır gülerdik, içerdik, ateşli tartışmalarımız olurdu. Orada sen sendin ben de ben. Sonra anlayacaktım 'biz' olamadığımızı...
Dedim ya hiç plan yapmadık. Özellikle her birlikte olduğu erkekle evlilik planları kuran ben sende rota belirlememiştim. Gerek yoktu sanki. Sen hep benimle olacaktın. Zaten hep birlikteydik. Ben aşk sarhoşuyken mutluluk rehavetindeyken sen gittin. Bende kalmayı değil de benden gitmeyi tercih ettin. O gittiğin gece kalakaldım arkandan, tek kelime bile edemedim. Sessizce vedalaştık. Neden diyemedim hatta neden yalvarmadım sana gitme kal diye? Yalancı aşklarını bırakmamak için her türlü yolu deneyen, ne yapıp edip geri döndüren ve sonrada böbürlenen ben sende tutulmuştum.
Zaten gidişinde, beni benle bıraktığın gecede kalacaktım. Kaldım da, hala da oradayım. Seninle olan hayatımda gerçekten âşık, mutlu, heyecanlı ve umutlu bir sevgiliydim. Senden sonra ise gerçekten âşık ama mutsuz, heyecanını ve umudunu kaybetmiş bir kadınım. Evet, sadece kadınım işte; hala sensiz seni yaşayan, yaşatmaya çalışan öylesine bir kadınım. Gerçeğini tatmışken ve bilirken artık yalancı aşklarıma, dünyama da dönemem. Senden sonra yıkılmadım ama hasar gördüm depremden sonraki güçlü bir bina misali. Bu arızalı, hayatı bozulmuş kadını tamir edebilecek bir yürek çıkar mı karşıma bilemiyorum, zaten de beklemiyorum.
Ben bekleme hakkımı sende kullandım sevgilim. Bekleyecek hiç halim yok, yorgunum. Ben şu an içimdeki senle mutluyum sanki. Zaman ne sürprizler yapacak, yaşayıp öylece ve göreceğim.
Sensiz seninle konuşurken bir şişeyi bitirdik bak sevgilim. İçimdeki özlem fırtınasına eşlik edercesine rüzgâr çıktı, içimdeki sana olan yangınımı söndürmecesine hava soğudu.
Artık içeri girme vakti rüyalarımda buluşma vakti, görsel şölende ve hayal dünyamda buluşmak üzere.
Hoşça kal.
Sen de bu sevgi dolu yürek varken yeni kapılar her daim açılır...
YanıtlaSil