Ya biz kadınlar ne arsız varlıklarız. Dolabımı düzeltmeye kalkışınca bir kez daha yüzleştim bu trajik gerçekle. Evet, ben ne kadar arsızım. Daha neyim var, neyim yok bilmiyorum. Mesela kaç elbisem, pantolonum, bluzum var? Kıyafetlerimi tek tek ayırdım. Aman tanrım ne çok elbisem vardı benim oysa daha dün yeni bir tane satın alan ben değil miydim?
Ama hangisini kaç kere giymiştim? Çok azını. Zaten haberim mi vardı ki onlardan; giyineyim. Haksızlık yapmayayım değil mi kendime şimdi ama, bilsem giymez miyim. Yalan! Tabi ki yalan. Biz kadınlar bir satın almaktan bir de vermekten zevk alırız. Aralar sadece teferruattır. En azından benim için öyle. Hatta eski eşim alıp atma alışkanlığımdan şikâyet edip dururdu. Bense ona; iyi ya işte bak, dua et seni atmıyorum derdim. Gerçi onu da attım.
Arsızım ben arsızdım ölmeden önce. Benim aslında bir tarzım vardır. Spor giyinirim. Bir kot, t- shirt. Sanki tarzıma zevkime meydan okurcasına aldım o elbiseleri. Ay gelmeyin üstüme aldım işte! Fakat dün aldığım elbise çok yakıştı laf aramızda. Hem de sadece ve sadece yirmi TL. Ucuzcuyum ben ucuzcu. Ucuz şeyler almaya bayılırım. Pahalı çok şey satın almam. Ne de olsa, ne giysem yakışır ya. Yakışırda. Öyle şıkıdım olamam ben. Olmadım hiç. Neysem oyum aslında. Doğal güzel. İyide neden bu kadar alış ve veriş. Sorguluyorum işte sizinle birlikte.
Sizce neden? Yoksa siz de benim gibi misiniz? Öyle iseniz bilirsiniz nedenini. Bir erkek arkadaşım bana neden hep pantolonla kardeş olduğumu sormuştu ve biraz kadın gibi olmamı istemişti. Car car kavga emiştim onunla, ama içimden de acaba mı olmuştum, ne yalan söyleyeyim. Sanırım ben bu elbise satın alma çılgınlığıma o geceden sonra kapıldım. Aldım aldım da aldım.
Bazen giyiyorum da ama çok az. Zaten bu erkekler bizi neden olduğumuz gibi kabul etmezler de hep bir şekle; yani kendi istedikleri şekle sokmak isterler. Hayır, benim şeklimden, şemailimden ya da giyim tarzımdan hoşlanmıyorsun neden benimlesin ki? Dışarıda kokoş, fabrikasyon gibi bir örnek giyinen, süslenen püslenen, takıp takıştıran, çantasını kolunda taşıyan ( bazen bende kendimi o durumda yakalıyorum ) kadın çok. Yok, olmaz; ille de bizi değiştirecekler.
İşte bakın. Egoya gel egoya. Kadınları yani bizi değiştirmiş olacaklar. Vay abiler saygılar. Yok ya! Biz o kadar da kişiliksiz miyiz?
İşte sadece aldırırsınız ama değiştiremezsiniz. Bir de ayakkabı olayım var benim; eminim sizin de vardır. Ayakkabı çok severim. Kaç çift ayakkabım var bilemiyorum. Ama sorun sadece sayısında ya da ödediğim paralarda değil. Sorun hepsinin aynı tarzda olması. İyi ya tarzım belli değil mi? Ben hep babet giyerim. Yok yanlış anlamayın öyle sülün değilim, ufak tefeğim. Ama buna rağmen hep babet de babet. Ya ben o topuk olayını anlayamadım. Kardeşim benim boyum belli; onu giysem de giymesem de. Hayır, beş santim uzun olacağım diye bedenime zarar mı vereceğim! Oram buram ağrıyacak, kopacak . Neyin uğruna? Sadece o beş santimetre için mi? Pigmeyim işte. Topuklu da topuksuz da. Bir arkadaşım bana hobit derdi. Evet hobitim ama güzelim, inceciğim ve seksiyim. Seksilik dedim de; işte topuklar orada devreye giriyor. Şimdi bizim bu abiler pek bir seksi buluyorlar topuklu ayakkabıları. Seksi onunla yapıyorlar ya ondan... Benim de var topuklu ayakkabılarım tabi . Gerektiğinde giyilmek üzere; rafta biblo edasıyla bekliyorlar.
Ayakkabı önemli çok önemli. Alalım, paraya bakmayalım. Sefamız olsun. Aslında son zamanlarda alış ve verişle arama bir soğukluk girdi. Gidip denediğim ve bol gelen pantolonlar, bluzlar kandırdı beni.
Evet Hâkim Bey; şikayetçiyim. Ben bu vicdansızların yüzünden kilo aldığımı fark edemedim bile. Sonra bu acı gerçekle bir gece dışarı çıkmak için giyinirken yüzleştim. Üstüne kankam da kalçaların genişlemiş, kilo almışsın, yeni pantolon almalısın deyip, yangına körükle gidince çıldırdım ben. Nasıl olurdu Hakim Bey? Oysa ben sadece bir kaç kavanoz nutella bitirmiştim. Reva mıydı bu bana? Ben hayattan koptum o an. Zayıf olmaktan hep mutlu oldum; hatta üzerime kıyafetler uymasa da ya da çocuk reyonuna kaysam da. Benim için fiziksel güzellikte ilk şart zayıf olmaktır. Ne yapıyım ama öyle. Sonra toparlandım ama yaşadığım kısa kaos zaten bana aldığım kiloları verdirdi. Düşünsenize koca dolap kıyafetlere ne olacak ben kilo alırsam? Ucuzcu da olsam, orada bir servet yatmakta. Hepsini giyeceğim. Söz veriyorum size zayıflığım üzerine. Ama verileceklerden kurtulduktan sonra, yaz geldi dolapta yer açmak gerekli.
Ama siz benim gibi yapmayın. Tasarruflu olun valla diyeceğim ama ben sizim sizde bensiniz. Biz kadınız ve kendimizi olduğumuz gibi kabul edip seviyoruz.
Sizi seviyorum kıyafetlerimi, babetlerimi ve zayıflığımı sevdiğim gibi.
Kadın böyledir.... Severiz kendimizi ve bunu da giyimle, ayakkabı ile, ki ben yüksek topuktan yanayım, süsleriz.....:)))
YanıtlaSilay cok eglendimmmm....bende söz veriyorum dolabimdaki tüm kiyafetleri giyecegim bu sene...hazir yaz geliyorkende giymeden tekrar kaldirdigim tüm yazlik kiyafetlerime meydan okuyorum:-)))
YanıtlaSil