Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

20 Mayıs 2011 Cuma

Sevgileye Mektup

SEVGİLİM,
Sevmek; 
Öğrendim önce kendimi sevmeliydim 
Sonra bütün dünyayı. 
Sevdim kendimi ve dünyayı. 
Ya seni?
Çıktın karşıma. 
Benim hala kendimi aradığım, 
Senin tamamen kaybolduğun sırada. 
Ben arıyordum çıkış yolunu. 
Sende ise sadece karanlıktı her şey.
Ben ışığı fark etmiştim, 
Sen ise karanlığında öylece küçük bir çocuktun; 
Hüzünlüydün, yorgundun, kırgındın.
Karşılaştık;  
Hava yumuşaktı ruhum gibi, 
Yıldızlar vardı karanlık gökyüzünde. 
Karanlık gökyüzü sendin bense yıldızlar. 
Sanki hırçın dalgaları aşmış durgun denize ulaşmıştın  bir şans eseri. 
Sadece oturduk sessizce 
Ne kadar  sürmüştü? 
Önemsizdi!.
Sessizce oturup içimizdeki sesi dinlemiştik; 
Ben senin karanlığını,
Sense benim ışığı fark etme sevincimi ve coşkumu. 
O gece sevmiştim seni. 
Kim olduğunu, ne olduğunu bilmeden, koşulsuza . 
Sen sendin işte! 
Sende bütün yargılarımı, isteklerimi unutmuştum. 
Zaman ve  mekanın  olmadığı bir duyguydu. 
Sevmek ne güzel bir duyguydu anladım. 
Hiç yaşamamıştım. 
Önceleri korktum. 
Bilinmezden korkardım! 
Yavaş  yavaş tanıdım kabul ettim sana olan sevgimi. 
Tanıdıkça birbirimizi, sevgimle bütünleştim . 
Ben ve sana olan sevgim birdi; 
Gece ve gündüz gibi, güneşle ay gibi. 
Sen ben, ben sendim. 
Ayrı bedenlerde tek ruh, tek yürek.
Tanrım mümkün müydü bu?   
Bu ne muhteşem bir duyguydu, mucizeydi. 
İşte mucizelere inandım seninle. 
Bu hissettiğim aşk değildi. 
Ben seni hep bildim; kim  olduğunu, ne olduğunu, olduğun gibi. 
Hislerini, isteklerini, korkularını, çıkmazların, sevinçlerini , bensiz hayat planlarını.
Hepsini bildim, seni ben hepsiyle sevdim.
Ellerimiz birleştiğinde; 
Heyecandan çok huzur, güven, mutluluk buldum. 
İnsan şu hayatta bir tek kendine güvenirdi değil mi? 
Sana sarıldığımda kendimi bulurdum. 
Saçlarımı okşadığında, 
Yüzümü sevdiğinde şefkati bulurdum en derinlerde. 
Güzel yüzlü sevgilim dediğinde;
Bilirdim sana olan sevgimin yansımasıydı yüzüme vuran. 
Seninle sevişirdik, her sevişmemiz bir kutlamaydı. 
Dakikalık zevkten ibaret olmayan, 
Bir olan ruhlarımızın bedensel birleşmesiydi, ilahiydi sanki.
Sen o güzel ellerinle vücudumun her köşesine dokunurken;
Hücrelerim uyanırdı, tanırdı seni. 
Öperken beni, kalbimi öperdin .
Sevişirken biz olurduk. 
Aldığım bu ruhsal haz bedenimin aldığı hazzı ezip geçerdi 
Mucize demiştim ya sana, 
Sen benim mucizemdin Sevgilim, Sevdiğim.
Teşekkür ederim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı