Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

31 Ocak 2012 Salı

Kıtlıktaki Can Kuşlarım Bereketiniz Bol Olsun mu?

Can Kuşlarım Aşkınız bol olsun J  Bolluk bereket size ne ifade eder? Bolluk bereket içinde misinizdir yoksa kıtlıkta mısınızdır? Ben bolluk ve bereket içersindeyimdir. Bolluk bereketi nasıl algılarsınız? Önce genel tanımına bakalım bereketin ne dersiniz? Bereket; bolluk, çokluk, feyiz,Cenab-ı Hakk’ın lütfu, ihsanı, uğurluluk ve saadet demektir. Benim algıladığım bu sözlerden tanrının sevgisi, iyiliği, koruması ve şefkatiydi. O yüzden de ben her daim bolluk bereket içindeydim ama param yoktu, yaşadığım aşkım yoktu. Çünkü bunlar sanki Tanrıdan gelmezdi. Para insana ait somut bir şeydi, ev gibi, araba gibi. Geldiğim nokta bunların hepsinden yoksunluğum oldu. Ama her zaman sırtım pek, karnım toktu. Tanrı benim yanımdaydı. İçimde tanrı sevgisi vardı böylece her yere bolluğumu, bereketimi getirirdim ve orayı bollaştırırdım. Sonra fark ettiğimde bolluk bereket anlayışımın sınırlı olduğunu, şaşırdım. Şu dünyadaki her şey Allah’tandı. Öyle ise para da aşk ta ondandı. Bolluk bereket anlayışımın sınırlarını, duvarlarını yıktım. Bu anlayışımda sınırsızdır. Ben her alanda bolluk ve bereket içindeyim. Hatta ve hatta bolluk bereketin ta kendisi benim. Öyle ise para da benim, aşk ta benim J Öyle ise benim olduğum yerde her zaman ve daima tanrının lütfu olduğu gibi para ve aşkta olur başkalarına da yansır. Sınırlarınızı genişletin Can Kuşlarım. Dünyada maalesef bizler kıtlığa kodluyuz, oysa evrende hepimize yetecek ve artacak kadar bolluk ve bereket vardır. Yeter ki onu algılayabilelim. Algımız bolluğa ve berekete odaklı olsun. Odak noktanız bitende mi yoksa kalanda mıdır? Yokta mıdır yoksa varda mıdır? Maddesel anlamda geçinmekte mi yoksa zenginlik midir? Maaşını yetirmek midir yoksa arttırmak mıdır? Kazanç noktanız tek midir yoksa çok mudur? Aşk ta azla mı yetinirsiniz yoksa fazlasını mı istersiniz. Yetinme midir yoksa daha fazlasını isteme midir? Hangileridir Can Kuşlarım? Eğer odak noktanız bitense, her daim elinizdeki şeylerin bitmesini yaratır ve yaşarsınız yok eğer kalanda ise her daim hayatınızda elinizdeki her şey kalır. Yok, odaklıysanız hep yoktasınızdır, varlığa geçemezsiniz. Odak noktanız elinizdeki parayla geçinmekse anca geçinirsiniz az ya da çok ama zengin olamazsınız. Maaşınızı yetirmeye odaklıysanız ancak onu yetirir ama daha fazlasını kazanamazsınız. Ayrıca sadece para kazanma noktanız tek bir alana bağlıysa kendinizi kısıtlar, diğer kaynakları tıkamış olursunuz ve gün gelir tek para kaynağınızda tıkanır çünkü yaydığınız enerji tıkama, tıkanma enerjisidir. Ah Can Kuşlarım yetinmeyi tevekkülle karıştırıp kendinizi odaklarsanız istemeyi unutursunuz ve istediğinizde suçlu hissedesiniz böylece bu duygularla istediklerinizin tersini yaratır ve yaşarsınız. Aşk için de bu anlattıklarımın hepsi geçerlidir. Lütfen düşünün sizin hayatınızda bunlardan hangisi gerçekliğinizdir. Fark edin ki değişebilin, değişebilin ki hayatınız değişsin. Çünkü sizler çok değerli varlıklarsınız. Her şeyin en iyisini yani bolluğu ve bereketi, zenginliği, konforu, aşkı, sevgiyi, başarıyı, mutluluğu hak ediyorsunuz. Fark edin Can Kuşlarım sadece özünüzün evren olduğunu ve evrenin de sonsuz bollukta olduğunu.
Ben Yaratıcı Büyük Hayalci Sevgi Periniz; bolluk bereketimin sınırsızlığı ölçüsünde yani sonsuz derecede sizi çok ama çok seviyorum.

1 yorum:

  1. "yetinmeyi tevekkülle karıştırıp kendinizi odaklarsanız istemeyi unutursunuz ve istediğinizde suçlu hissedesiniz böylece bu duygularla istediklerinizin tersini yaratır ve yaşarsınız"
    Güzel bir ipucu bunu çalışmak iyi olacak
    bir yol bulmak lazım ....

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı