Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

27 Haziran 2011 Pazartesi

Aşk Tesadüfleri Sevmesin Mümkünse !

Sonunda izledim arkadaşlar şu fenomen, tüm hemcinslerimin salya sümük ağladıkları, duygulandıkları, öve öve bitiremedikleri, hatta izlemeyenleri nerdeyse döveceklermiş gibi baktıkları 'Aşk Tesadüfleri Sever' filmini. Geçenlerde en kadim dostum yalnızlığım ve ben otururken, haydi bir bakalım dedik aşk tesadüfleri hakkat sever miymiş diye.
Film başladı. Bayılırım bizim Mehmet’e. Hııır, tam yatağa atmalık. Kız da fena değil işte. Ama o da ne! Çocukluk anıları ve bir fotoğraf. Kardeşim bir fotoğraf nelere kadirmiş. Anladım ben, öğrendim. Çok faydalı oldu. Ben diyorum size bizim Halit’le hiç fotoğrafımız yok diye. Kimse anlamıyor beni. Of bu filmde de karşıma çıktı. Ay imdat!
Neyse, kız çocukluk hayalini gerçekleştirmiş, oyuncu olmuş. Allahallah kaç kişi bu memlekette hayallerinin mesleğini yapıyor ki? Hiç gerçekçi değil. Bu bir şey mi? Kızımızın fotoğraf sergisinin önünde topuğunun kopmasına ne dersiniz? Buyurun buradan yakın. Hop tam da fotoğrafın önünde, üstüne üstük hanım emin bile değil kendisi olup olmadığına. Tanışıyorlar, âşık oluyorlar. E güzel. Ama illa acı olacak ya. Canım Mehmet’im hasta. Yazık, kıyamam ben ona. Filmde tek beğendiğim sahne, bizim yakışıklının yakın çekimleri dışında, kızımızın sevgilisine sorduğu soruydu. Evet ya acaba ben ne zaman sadece o yanımda diye çok mutlu olmuştum. Ah Halit ah. Valla billâh başka yok. Tamam, tamam kızmayın ben romtik değilim sanırım, anladım. Her şey yolundayken kız öldü birden. Ben aynen nasıl ya oldum. Ama daha yeni öpüşmüşler hatta sevişmişlerdi. Daha önlerinde binlercesi vardı. Kızı öldürdüler. Bravo, tebrikler. Hayır, anlamadım kız neden öldü. Tamam, Mehmet’ciğimi seviyorum ama hasta olan o. O ölsün. Yok, olmaz o zaman anlamlı olmaz değil mi? Kızcağız ölüyor buraya dikkat kıza birden sempatim artıyor, bizim seksi yakışıklıyı götürse de. Bir de öldüğü yetmiyormuş gibi tesadüfe bakın ki kalbini naklediyorlar. Esas oğlan yaşama devam ediyor. Ulan kimi kandırıyorsunuz. Ben kanmam ona göre. Yaşam çok değerli ki, ben öleceğim başkası yaşayacak yok ya? Hadi canım başka kapıya. Ay Halit beni duymasın. Duyarsa duysun, o değil miydi seni bir ömür bekledim diyen? Hani nerede?
Sonuç olarak isminin hakkını vermişler. Her şey tesadüf zinciri anacım. Biz yalnızlığımla hiç ağlayamadık. Bakın inanın zorladım, şartladım ağlamam gerek diye ama tık yok. Gelmeyin üzerime ne yapayım yanııııı. Bizim nihai kararımız aşk tesadüfleri sevmez. Sevmem ben öyle tesadüfleri banane banene. Âşık olacağım sadece bir kez sevişip pat öleceğim. Yok, yok arkadaşlar, aman bu filme aldanıp sakın böyle hayaller kurmayın. Ne gerek var. Biz devam edelim tesadüfsüz aşklara, ne de olsa işin ucunda can var. Önce can sonra canan. Dedim ben kanmam.
Özgür bu kadar tesadüf olabilir mi? Olamaz mı? Olamaaaz !!
Sizi seviyorum realist romtik halimi, bir fotoğrafım bile olmayan Halit’i sevdiğim gibi. Olamaz mı? Olabilir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı