Aman tanrım beni, yani bir ay önceki beni kaybettim. Arıyorum, tarıyorum ama yok gitti serseri. Oysa bana sormadan, izin almadan ne hadle bırakabildi ki beni. Durun bir dakika yoksa ruhum mu yol verdi? E peki bana neden söylenmedi ki? Öyle gerekti sanırım. Benim ruhum serseriydi. Mayın gibiydi. Arada ani patlamalar yapar sonunda da mükemmel dersler, verimli günler gelirdi. Her patlamayla önce ruhen ve bedenen sarsılma sonra da heyecanlar, mutluluklar, umutlar yaşardım. Artık ruhumdaki mayınlar tükendi. Keşke topraktaki mayınlar da tükense ve kimse ölmese, özellikle çocuklar. Ama ben o her patlamada ölür, yeniden canlanırdım. Bu benim yaşam biçimim olmuştu. Yaşam ve ölümü her an hissettim ben, mayınlarım tükenene kadar. Sanırım artık ne patlama, ne heyecan ne de ölüm var. Yaşama yani toprağa demirlendim ben. Teşekkürler senseim. Evet, benim bir senseim var. Çok şanslıyım. Sensei benim bu dünyadaki ruhsal rehberimdi. Ağlaya ağlaya, en dipteyken çıktığım ruhsal yolculuğumun en başından beri bana beni gösterdi. Benim için en doğru yolu ararken beni hiç bırakmadı ben de onu inatla ve heyecanla sarıldım. Şimdi toprağa demirlendiğime göre sensei artık benim hem ruhsal hem de dünyasal rehberim. Karanlıkların en dibinden ışığın en tepesine çıkarken de benim yanımda olacak. Bunu biliyorum. Nereden mi? Düşünsenize karanlığın, kötülüğün en kuytusundayken bana güvenen, yol gösteren ve çekip çıkartan kişi tabi ki de ışığın merdivenlerini tırmanırken bana el verecek. En tepeye çıktığımda orada beni karşılayacak ve şampanya patlatacağız. En diplerden yükseklere çıkış öykümü bir kitapla sizden biri olarak tek tek anlatacağım. O bana yol gösterdi. Biz de sizle yoldaş olacağız. Size yolu yani saf sevgi ve saf ışık yolunu kendimi anlatarak göstereceğim. Evet, sadece göstereceğim ya da hatırlatacağım zaten sizin bildiğiniz yolu. Hatırlayınca kendi yolunuzu kendiniz bulacaksınız ve hep sizin yanınızda olacağım.
Gelelim içimdeki daha alışamadığım yeni bene. Evet alışamadım. Beni neler bekliyor, neler yaşayacağımı biliyorum. Ben ne istersem onu yaşayacağım, zaten de yaşıyorum. Çünkü ben özümü aldım yani yaratıcılığımı hatırladım. Yaratıcıyım ben, kendi hayatımın yaratıcısı. Siz de olmak ister misiniz ya da kendi hayatınızı şu anda bile yarattığınızı farkında mısınız? Artık içimdeki fırtına bitti, bütün yaslarım kahkahalara dönüştü. İçimde ta derinlerde ağlayan değil gülen, güldüren ben var. Dengeye geldim. Tahterevallinin bir ucunda ben vardım diğer tarafta en ağırından egolarım, hırslarım, mutsuzluklarım ve tabi ki acı bedenim. Ağır geliyordu kaldıramıyordum. Ama şimdi hiç biri yok. Sadece mutluluk, huzur, dinginlik ve yaratıcılık var. Barışla birlikte içimdeki denge de sağlandı. Bundan sonra yaşadıklarımı ve yaşayacaklarımı sizlerle yani canım yoldaşlarımla paylaşacağım tabi. Bu duruma nasıl geldiğimi, gelirken yaşadıklarımı, en acı yüzleşmelerimi, gözyaşlarımı, taşkın sevinçlerimi, hayal kırıklıklarımı ve tabi ki hiç pes etmeyişimi size kitapta anlatacağım bekleyin. İnanın size iyi gelecek. Çünkü ben sizim siz de bensiziniz.
Şimdilik sadece size HATIRLAYIN diyebilirim. Dener misiniz?
Hatırlamayı deneseniz de, denemeseniz de, kabulde, ret de etseniz sizi seviyorum kendi kabul edişlerim, izin verişlerim, karanlıklarımdan ışığa çıkışlarım gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder