Bazen hiçbir şey yapmamak güzeldir. Ben bu günlerde onu yapıyorum. Hiçbir şey işte öylece. Bazen sıkılmak güzeldir sürekli yaptığımız şeylerden. Bazen yoruluruz koşmaktan. Bazen söylenecek sözlerimiz tükenir. Sessizlik bizi derinlerden çağırır. Sabahları yataktan kalkmak, günaydın demekten sıkılırız. Bazen çıplaklığımızı örtmekten sıkılıp çırıl çıplak kalmak isteriz kendimizce. Bazen bilindik olmaktan, bilindikleri yaşamaktan tükeniriz. Bazen kendimizden bile sıkılırız, insanlardan sıkıldığımız gibi. Bazen sevişmekten sıkılırız. İstemeyiz hiç kimse. Bazenler uzayıp gider işte.
Ben de çok koşmaktan yorulduğum, kelimeleri tükettiğim, bilindiğin dışındaki halimden sıkıldığım bazenlerimi yaşıyorum. Şu an kahverengi koltuğumda öylece susuyorum. Siz hiç öyle saatlerce bir şey düşünmeden durabilir misiniz? Ben dururum. Meditasyon inanın. Sessizlik güzeldir. Siz yanınızda arkadaşınız olsa da sessiz kalabilenlerden misiniz yoksa dayanamayanlardan mısınız? Ben dayanabilirim. Çok faydalı inanın. Hele bir de yanınızdaki her kimse sizi çöp kutusu olarak kullanma hedefindeyse derhal, şiddetle yapmanızı tavsiye ederim. İzin vermeyin. Ben şu an kendime bile izin vermiyorum.
Sabah yataktan kalkmak istemiyorum, tüm gün pijamalarımla evde dolaşıyorum, Bol bol film izliyorum, gülüyorum. Müzik dinliyorum özellikle Mr Mozart. Saçlarımı taramıyorum, güzel görünmek zorunda değilim. Kül tablasını boşaltmıyorum istersem. Ona bakıp sadece gülüyorum. İşte hiçbir şey yapmıyorum. Duyar gibi oluyorum depresyondasın kızım sen dediğinizi. Gülüyorum. Çünkü ben o dipleri çok iyi bilirim. Evet, aynı davranışlar değil mi tıpa tıp? Ama depresyonda bunların hepsini bilinçsiz yaparsın, zevk almazsın, ağlarsın, acı çekersin. Ben de bunların hiç biri yok ki. Aksine huzur ve yeni başlangıç sancıları var. Davranışlarımın hepsi bilinçli. Dinleniyorum. Tavsiye ederim. Dinlenin. Hiçbir şey yapmayın. Enerji depolayın, benim şu an yaptığım gibi. Kelimelerinizi biriktirin. Ama sadece bir kişiye saklamayın, onu bunaltmayın. Kelimelerimizi insafsızca tüketmeyelim. Yazık etmeyelim. Ben koşmayı sevdiğimi hatta bayıldığımı otuz iki yaşında keşfettim. O günden beri koşuyorum. Aşamalar bitti. Varışa geldim. Dinlenmeliyim, yoruldum. Dinlenmesem bir sonraki koşuda yolda kalırım. Bu dinlenme halim bana bir sonraki koşunun nerede, nasıl yapacağım hakkında karar verme kampı adeta.
Koşalım, arada duralım sadece dinlenelim ama her daim koşalım hem de bunu telaşsız, her anını yaşayarak, hedefimize varacağımızdan bir salise bile şüphe duymadan, ayağımıza takılan taşları öylece nazikçe kenara iterek yapalım.
Sizi seviyorum kendi boş boş anlamsız, bir o kadar aslında dolu ve anlamlı duruşlarımı, dinlenmelerimi sevdiğim gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder