Bu akşam çocuklarımın balosu vardı. Giyindim, süslendim yanlarında sevinçlerini paylaştım. Hepsi süperdi. Kızlarım çok şık olmuştu. Danalarım hele çok yakışıklı olmuştu. Çok seviyorum onları. Onların yüzünü sevmeyi, onlara sarılmaya ve onların bana sarılmasına bayılıyorum. Onlar benim canlarım. Evet, bugün ayrılış ya da bitiş günüydü. Ama aslında yeni başlangıçların, heyecanların günüydü aynı anlamda. Ben her zaman yanlarında olacağım. Biliyorum başları sıkışınca bana gelecekler. Ben gerçekten onların rehberiyim şu an belki de farkında olmasalar da. İçsel olarak gelecekler bana.
Evet, onlara İngilizce öğretmeye çalıştım ama tam anlamıyla öğrettim dersem yalan söylemiş olurum valla. Çünkü serserilerin öyle bir ilgisi yok, zaten devlet okulundaki imkânlarla bu kadar. Benim umurumda da değil. İngilizceyi her zaman öğrenirler. Ben onları sevgiyi öğrettim. Sevilmenin nasıl bir şey olduğunu fark ettirdim. Umarın benden sonra da bu duyguyu yüreklerinde taşır ve unutmazlar. Onları sadece sevdim ben. Başka da hiçbir şey yapmadım. En zor zamanlarında yanlarında oldum. Yeri geldi kızdım, bağırdım hatta çemkirdim Geri zekâlılar diye. Ama hep bildiler onları ne kadar çok sevdiğimi. Herkese karşı korudum, kolladım. Hatta hep onların yanında oldum. Çünkü haklıydılar. Hala formalara, kurallara, sınırlara hapsedilmiş eğitim sistemimize karşı isyan dalardı. İyi de ben de isyandım ki. Evet, ben bu eğitim sistemine isyanım. Sadece çocukları aldıkları notlarla değerlendiren bir eğitim sistemi. DISGUSTING! Oysa hepsinin içinde ne cevherler var. Hepsi birer pırlanta. Biz işleyemiyoruz Yuh bize hatta yazıklar olsun. Mesela biz neden bu kadar şekilciyiz de şekle bakıp içine bakmıyoruz. Hepsini bir örnek giydirip, düzene sokuyoruz. RAHAT, HAZIR OL. Her sabah Andımızı okutuyoruz ezbere. Anlamını öğretemiyoruz. Türk’üm doğruyum, çalışkanım… Ya bizim neremiz doğru ki çocuğa bunu okutuyoruz. Oldu çocuklar da bunu yiyorlar değil mi? Tabi tabi yiyorlar. Onlar bizden akıllılar be. Onların dünya görüşü var bizse ülkeden çıkamadık. Türkmüşüz baksanıza. Bir baltaya sap olamamış insan ordusu. Ulan bu çocuklar bize gösterecekler bunlar olmasa da bir sonraki nesil benzetecek bizi. Çok merak ediyorum daha ne kadar ellerinden çocukluklarını alıp önlerine sınavlar, engeller çıkartacağız. Yok, yemeyecek bak görürsünüz. Demedi demeyin. Ama son pişmanlığımız fayda etmeyecek, çoktan giden gitmiş olacak. Ama biz tam duvara toslayacağız. Sevgiden uzak başarılar, zaferler bekleyen biz, onların isyanı ile karşı karşıya kalmak zorunda kalacağız. Çok merak ediyorum o zaman büyükten de büyüklerimiz ne yapacaklar. Hangi kılıfların altına saklanacaklar.
Çoğu zaman bu mesleği bırakmayı düşünüyorum. Bilemiyorum önümüzdeki beş sene içinde bırakabilirim. Çünkü bu sisteme uymuyorum. Ama benim gibi sevgi dolu öğretmenler çocukları bırakmamalı. Işık, yol gösterici olmalı. Sırf onlara kıyamıyorum yoksa inanın umurumda değil bir gram. Hiç ilginç yanı yok. Ama onların yüzündeki tebessüm her şeye değer. Onlar ışığın çocukları. Birinin bunu hatırlatması lazım. Yakın zamanda önümüze kristal çocuklar gelecek. Heyecanla bekliyorum. Çünkü onların hepsi saf doğan, dünyanın enerjisini yükseltmeye gelen çocuklar. Bari onlara kıymayalım. Zaten istesek de yapamayacağız. Emin olun. Onlar bizi yola getirecek. Sevgiyi öğretecekler, istesek de istemesek de… Ya değişeceğiz ya değişeceğiz.
Sizi seviyorum çocuklarımı sevdiğim gibi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder