Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

6 Haziran 2011 Pazartesi

Kuklaydım, Kuklasın

Sakinledim. Çal hadi çal çal şarkımı. Hiç korkma kovaladım ben o meşhur şeytanları. Zira dün bütün gün benimleydiler. Evet ya ben modern zaman kahramanıyım. Modern zaman çünkü eki zaman kahramanları dış düşmanlarla savaşırdı. Bense içimdeki düşmanlarla savaşmaktayım. Çünkü ben sadece ve sadece bir kuklaymışım. İpimin biri ensemde biri göbeğimde. Dün sabahtan akşama kadar acı bedene yani üçüncü boyuta düştüm tekrar arkadaşlar. Anladım bir şeyler dönmekteydi zira başım zonklamaktaydı. Bütün gün ağladım. İtiraf edeyim acayip özlemişim ne de olsa yılların alışkanlığı. Neyse bir sebep de olmalıydı dimi. Zaten hazırdı. Tek açık noktamdan pat vuruldum. Hedef belli, Mr Big. Cumadan başladım adama sarmaya. Oysa ayrılan ben değil miydim? Önce güzel sonra acı sözleri soktum tabi acı bedene gireceğim ya. Adam da aptala döndü benim yüzümden. Gel, yok yok, gelme vazgeçtim ama gel ya, ya da gelensen mi modum adamı dengesiz yaptı. Ama dengesiz benim ben gerçekten. Çünkü benim duygum günden güne saatten saate değişebilir. Her insanın kendini keşif yolu, arınması böyle mi olur bilemiyorum ama ben yaramaz ve gezgin bir ruhum. Hep öyleymişim. Bugün ki hayatıma da yansıyor bu tabi. Ama dünyaya zincirlediğimden beri azaldı. Bir tek duygusal ilişkilerimi yoluna koyamıyorum o da özgürlük manyağı olduğumdan olsa gerek. Elbet biri gelecek benim bu manyaklıklarıma kabul verecek. Ya da Halit ( Mr Big ) de gelebilir. Çünkü o verir. Beni olduğum gibi kabul eder. Hiç bir şeyime karışmaz. Zaten kurtarıcım da var şu an yanımda. Sensei unutmayalım tabi.
İnanın kuklayız hepimiz. Acı çektiğiniz ve öfkelendiğiniz zaman bu sözümü hatırlayın. Enerjimiz onların elinde. İplerimizi bir çekip bir bırakıp duygularımızla oynuyorlar. Bizim düzlüğe çıkmamıza izin vermiyorlar. Ama onlardan kurtulmak sadece bizim elimizde
Hepimizin anlaşmaları var. Hatırlayın. Bu anlaşmaları bozmaz, bağınızı kesmezseniz diplerde sürünürsünüz eski ben gibi. Ben ipleri kopartmışım bu saatten sonra dünya da kimse beni kısıtlayamaz.
Şimdi size soruyorum kukla mı kalmak istersiniz yoksa özgür mü?
Kukla da kalsanız, özgürlüğü de seçseniz sizi seviyorum kendi özgürlüğümü sevdiğim gibi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı