Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

11 Haziran 2011 Cumartesi

Zamanım...

Hayatı bekletmekten, yeni hayatıma uyum sürecime geçtim. Bugünlerde onu yaşıyorum. Bakalım neler yaşıyor olacağım. Halit artık yok, zaten Halit’in peşinde koşan ben de yokum.
Bugün, hava yağışlı ve puslu. O da bana yardımda, bütün buğulu eski duygularımı silersicesine ağır yağmakta. Evimdeyim nihayet. İçimdeki karmaşa da bittiği için evimi, yatak odamı topladım. Apartman görevlisi Hasan'a çiçekler aldırdım. O da 'abla misafir mi geliyor' diye sordu. Ben de evet misafir benim dedim. Evet, misafir de, şeref konuğu da bendim. Bu hafta birden değişmiştim. Yoğunluktan evimde vakit geçirememiştim. Bugün evimle uyum sürecimiz sil baştan başlayacağız. Zaten şu anki evim görevini yerine getirdi. Ben bu evle çalışmalarımın sonucunu aldım.  Kendi başıma, desteksiz bu evi tutmam ilk bireysel zaferimdi.  Tek başıma evimi toparladım. Dedim ya Halit bir tek tabakları çanakları paketledi. Valla süperdi ne diyeyim. Kendi başıma taşındım, evimi yerleştirdim. E tabi canım arkadaşım Esra’yı unutmamak gerekir. Yatak odası dolabımı temizlemesini görmeniz lazımdı. Canım arkadaşım teşekkürler. Ayrıca eski eşime de teşekkürler, aldığım eşyaları kurduğu ve alışverişlerinde bizimle olduğu için. Bu evde başka başarılarım da oldu. Bu evde aşk acımı yaşadım, benim bütün hallerimin sırdaşı. Yazmaya burada başladım ve devam etmekteyim. Bu ev benim cesaret ve güç simgem. Bu evle ilk defa kendime özgürlüğümü ve gücümü ispatladım. Kendime ait olan ilk şey. Onun için arabamı sattım. Vazgeçmem zor oldu. Ama arabam benim madde bağımlılığımın son halksı idi. O yüzden Yağmur’un ( arabam) hayatımdaki yeri büyüktür. Araba tekrar alırım, alacağımda ama onu unutmam. Hayatta bazen bir amaç için bazı şeylerden feragat edilmelidir. Ben de bunu yaptım. Aferin bana. Bundan sonra dahi iyileri olacak hayatımda. Ama dedim görev tamamlanmakta. Evimle enerjim bitmekte. Sanırım bu evde de fazla kalmayacağım. Bu ev benim rotamı belirleme limanımdı. Artık rotam belli. Yeni ev, yeni enerjiyle zamanı gelince bulaşacağız. Zamanı var. Zaman bana çalışmakta. Ama bugün evimin keyfini çıkartacağım, zaten gece hayatındaki yoklama fişimi de çekmeceye kaldırmış bulunmaktayım. Ben olmasam da olur, bir eksiklik yaratmaz. Hayat çok güzel, sadece görmeye çalışın. Sonunda bunu başarabiliyorum. Ben özgürüm, hem de dibine kadar. Hayat bana güzel, peki ya size? Siz ne durumdasınız? Hayata nereden bakıyorsunuz? Ya da bakabiliyor musunuz? Yoksa korkuyor musunuz? Korkmayın sakın, sakın bunu yapmayın, Haksızlık etmeyin ne kendinize ne de hayatın kendisine. Zaman su gibi akmakta. O suya mı uyacaksınız yoksa suyu yolundan mı çevireceksiniz? Ben çevirdim. Dedim ya zaman bana çalışıyor, bırakmayın onu size de çalışsın…
Hayat sizin unutmayın. Nasıl isterseniz öyle yaşarsınız. Sakın acı bedeninize girip dış faktörler bahanesine sığınmayın. Hepsi sizsiniz.
İster hayatı görün, yaşayın, yönetin, ya da ister kör olun, hayata teslim olun, akıntıya kapılın ve herkes gibi olun, sizi seviyorum kendi özgürlüğümü, akıntıdaki isyankârlığımı ve efendiliğimi sevdiğim gibi…

 

3 yorum:

  1. Sana asıl teşekkürler.... Okurken herşey film şeriti gibi geçtim gözümün önünden....Nerdeydin, nerdesin şimdi.. Nerdeydim, neredeyim şimdi...Hayatın akışına, oluruna bırakmak çok güzel bir duygudur....Özgürlüğün tadıdır aslıda...Seni çok seviyorum sevgili arkadaşım...:))

    YanıtlaSil
  2. Özgürüm,özgürsün,özgürüz...

    YanıtlaSil
  3. aynı zamanda süperiz biz.....

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı