Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

15 Haziran 2011 Çarşamba

Aşk Aşk

Kısa süreliğine delirmek istiyorum. Ayaklarım yerden kesilsin, yüzümde sürekli bir tebessüm, aklımda, fikrimde tek şey olsun istiyorum, uyurken, uyanıkken, yemek yerken, sohbet ederken. Çiçekler, böcekler harika gözüksün gözüme, kalbim heyecanla küt küt atsın istiyorum. Dünya sadece benim etrafımda dönsün istiyorum. Romantizm delisi olayım istiyorum. Hediyeler almak istiyorum. Zaman geçmek bilmesin, hep bir koşma halinde olayım istiyorum. Deli gibi sevişmek istiyorum; tutkulu, şehvetli. Evet, evet âşık olmak istiyorum. Nasıl bir şeydi o, unuttum. Kıskanmak istiyorum, sebepsiz, gereksiz yere. Didişmek, kavga etmek istiyorum. Küsmek sonrada barışmanın zevkini, mutluluğunu, tutkusunu yaşamak istiyorum. Sahilde el ele dolaşmak istiyorum. Sahile vuran dalgalarla kaybolmak istiyorum. Ellerimiz birleştiğinde kalbim yerinden çıksın, onun kalbine konsun istiyorum. Birlikte olduğumuz zamanlar geçmesin, saat dursun istiyorum. Deliler gibi dans etmek, bağırarak şarkı söylemek istiyorum aşk sarhoşluğuyla. Evet, ben sarhoş olmak istiyorum. Aşk şarabından yudum yudum, sindire sindire içmek istiyorum, hücrelerime yayılana kadar. Gözlerim onunkiyle birleştiğinde çakmak çakmak baksın, onunkilere kilitlensin, gözlerimi alamayayım istiyorum. Saatlerce omzuna yatıp öylece duralım istiyorum. Hayır diyemeyeyim, kuzu gibi olayım, kedi gibi hep bir sokulma halinde olayım istiyorum. Ayaklarım beni hep ona götürsün ve geri dönemeyim istiyorum. Deliler gibi öpüşmek istiyorum. Tatillere çıkalım, her anının tadını çıkartayım, mutlu olayım istiyorum. Aramızda hiç konuşma olmasın, planlar, sözler olmasın sadece yaşayalım öylece. Rüzgârla yarışmak istiyorum özgür bir kuş gibi. Bu şekilde bir kere âşık oldum. Ne muhteşemdi. Ama maalesef bitmek zorunda kalmıştı. Bu seferkini sonuna, tüketene kadar yaşamak istiyorum. Doludizgin, dibine kadar yaşayayım istiyorum. Sanırım aşk zamanı geldi ben de. Havada aşk kokusu var. Aşk bana gelmekte çünkü ben hazırım artık. Ne garip bunca Halit’in peşinden koştuktan sonra geldiğim nokta bu olacakmış. Ben sevdim bu varış noktamı. Karar verdim bütün varışlarım böyle olsun. Siz şu an hangi noktadasınız yoksa hala yolda mısınız, ya da varış ufukta belirsiz mi? Gelin beraber âşık olalım, aşk güzeldir arada delirmek gerekir. Sonunu düşünmeden yaşamak iyi gelir bazen. Delirmeye var mısınız benimle?
Sizi seviyorum, kısa süreli delirme durumum, yudumlayacağım aşk şarabı gibi, hissedeceğim mutluluk ve tutku gibi…

1 yorum:

  1. Aşkı çok güzel tarif etmişsin...Aşık olma isteğim kabardı :)) Herşeyin bir zamanı var, aşkın da zamanı var....

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı