Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

9 Haziran 2011 Perşembe

Son Perde

Sevgilim, dün gözlerini ve bana nasıl baktıklarını hatırlayamadım. Bir an panik oldum, telaş yaptım, benden gitmekte oluşuna. Benden gitmelerin çoktan başlamıştı, bense yeni fark etmiştim. Ne de uzun zaman olmuştu, oysa gitsen de bende kalırsın sanıyordum ben. Hissettiğim bu telaşla ve son can çekişin umuduyla telefona sarıldım. Arayamadım. Cesaret edememiştim. Kısa bir sona geldim yakarışı mesajı attım. Ama yok saatlerce cevap almadım. Sen böyle yapmazdın hem de hiç. Ne olmuştu, anlamamıştım. Neden sonra o bıçaktan keskin cevabın geldi. Neden yaptın bunu söyle bana? Neden yüreğimi deldin de geçtin?
Uzun uzun düşündüm ve çok geç kalmış da olsam sende değerimi yitirdiğimi fark ettim. Ben ne ara gözünden düşmüştüm? Ya da gözden miydim? Artık emin değilim, dedim ya silinmektesin bende. Seni çok sevmem, yalvarışlarım, yakarışlarım beni değersiz kılmıştı. Ne yazık! Oysa en başlarda oyun oynarken, seni sevmez gibi, umursamaz davranırken seviyordun beni değil mi? Değerliydim. Kaçan kovalanırdı değil mi? Ben kaçtım, sen kovaladın. Oyun güzeldi değil mi? Kaç kovala oyunu bitince, sana teslim olunca, aylar boyunca önünde beklediğin kapıdan içeri girince aşk da bitti heyecan da. Senden hiçbir şey almaz, istemezken ve sen alırken hayat ne güzeldi sana. Ama ben senden isteğince sevgin bitti. Oysa senden sadece sevgi ve zaman istemiştim. Çok değerliydi zamanın değil mi? Ama sen kovalarken hep bir vakit yaratırdın ya neyse… Aslında sen beni o zamanda sevmedin, sadece heyecanı sevdin. Git, arama, sorma oyunları seni cezp etti. Gel, ara, sor, özlemim heyecanını soldurdu, oyundan sıkıldın. Oysa ben ne anlamlar yüklemiştim sana, ilişkimize. Yazık bana yazık! Seni ne çok büyütmüşüm gözümde. Bütün canımı acıtmalarına ses çıkartmadım, benden alışlarına ve sevgi cimriliğine göz yumdum. Sen bunları yaparken ben sana yalvardım. Kendimi alçalttım, paspas yaptım ayaklarına. Oysa ben kendimce sevdim seni. Sevgi; paylaşmaktı, duygularını olduğu gibi söylemekti ve yaşamaktı. Ben hep yaşamak için çırpındım. En başta kaçakken, sonra ve bitişe kadar kovalayan oldum. Ben anlayamadım seni. Kovalamanın neresi heyecanlıydı acaba? Kovalama beni çok yordu, tüketti, üzdü, ağlattı. Hafızamdaki gözlerinin silindiği gibi, kovalamaca da bitti. Artık kaçan da yok, kovalayan da yok. Düne kadar sana da kendime de kızmazdım. Ama artık kızıyorum. Yeter artık son perde. Finaldeyiz.
Yoruldum, gelmeni beklemekten, seni beklerken hayatı bekletmekten. Kalbimde kırılacak bir zerre de kalmadı. Tenim de artık izin yok. Dünle birlikte hafızamdaki acılarım da uyandı.
Artık bitişteyiz, hatta bitti, havlu attım, yenildim. Her bitişin bir başlangıcı vardır. Her yenilginin bir zaferi olduğu gibi. Zaten aslında senin hiç var olmadığın, olmakta istemediğin hayatıma devam edeceğim. Senden artık hiçbir beklentim yok. İnan. Dünle birlikte kalbimdeki son sevgi tanesi de yere düştü. Sen de değerini kaybettin ben de. Ama dikkat et senin benim gözümden düşüşünle, benim senin gözünden düşüşüm aynı değil, tıpkı sevgimiz gibi. Gitmesini bilmek lazım bazen arkana bakmadan, ben onu şimdi yapmalıyım ve bazen de söyle bilmek lazım sevdiğini senin gibi geç kalmadan…

2 yorum:

  1. Canım arkadaşım, yazını okuyunaca Frida Kahlo' nun bir şiiri geldi aklıma ve müsaadenle yazının altına bu şiiri eklemek istiyorum :

    Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
    Canım sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.

    Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
    Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hâlâ söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.

    Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim. Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.

    Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
    Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.

    Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden sen olduğun için vazgeçtim. Bencil olduğun için vazgeçtim. Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi.

    Çünkü sevgim büyüktü. Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım. Bu yüzden ben de senden vazgeçtim...

    YanıtlaSil
  2. aynen. Önce halit vazgeçti :)

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı