Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

13 Haziran 2011 Pazartesi

Yeni Başlangıç...



Yeni bir hayat başlıyor benim için. Artık Halit için ağlayamıyorum bile. Bu da içimdeki sevginin tükendiğinin işareti. İçimde ışık yandı, yeni başlangıçların ışığı. Şu an buna alışmaktayım. Ne kadar sürecek bilemiyorum ama ben hemen başlamak istiyorum. Dışarıdaki hayat beni bekliyor, zira evde fazlaca oturdum. Gidecek, gezecek yerler çok. Sıraya mı koysam yok yok nereye istersem oraya gideceğim, ne istersem onu yapacağım. Zamanım geldi arkadaşlar. Her şeyin bir zamanı var. Her duygumu dibine kadar yaşadığım gibi Halit ilizyonumuda dibine kadar yaşadım. Pişman değilim inanın. Güçlüydüm daha da güçlendim. Kendimin kahramanıyım ben. Peki, siz kendinizin kahramanı mısınız yoksa başka kahramanlar mı aramaktasınız tıpkı benim Halit’i kahramanım yaptığım gibi. Aramayın, o sizin içinizde. Kahramanımla bütünleştim artık benim kahramana ihtiyacım yok ki. Ben bir Sheila’yım kılıcını çıkartıp, güç bende diyen kahraman, kurtarıcı kız misali. Olsa olsa bana da bir He Man yaraşır değil mi. Aşağısı kurtarmaz. Artık aşağılara bakmak yok, hep yükseklere.
Ben yükseklerdeyim. Ligim belli. Defans yok, hücum yok, kontra atak yok, kaçan yok, kovalayan yok yani oyun yok. Ben oyunlardan çıkıyorum. Artık oyunlara ihtiyacım yok. Kılıç bende. Artık daima kazananlar kulübündeyim. Öylece yaşayacağım sevgimi aşkımı, cinselliğimi, hayatımı yaşadığım gibi. Kadınlık nedir sizce? Kadınlık güçtür, iktidardır. Ben her daim iktidarım. Bana gönlünü açan benimde her türlü kaçtığım Mr businessman, bende demokrasinin olmadığını oligarşi olduğunu söylemişti. Doğru ben Halit ‘in uğruna herkesi kırmıştım. Şimdi demokratım, yıkıcı, yakıcı, yıpratıcı değilim aksine yapıcı, uzlaşmacıyım.
Sevgim herkese yeter. Halit’ten hepsini geri çekiyorum. Hemen ciddi bir ilişki kuramam. Biraz serserilik yapmalıyım sanki. Daldan dala konmalıyım, özgür yaramaz kuş misali. Zira bağlanma potansiyelim yüksek. Sevdiğimde gözüm kimseyi görmez. O yüzden hemen tekrar kısıtlanmamalıyım. Artık acı çekmek yok. Beni mutlu edecek, huzur, aşk verecek biri gelene kadar yaşamalıyım sonuna kadar. Eminim hepinizin bir Halit’i olmuştur. Siz neler yaptınız, neler yaşadınız bilemiyorum ama aşağı yukarı aynıdır. Dedim ya ben sizin içsesinizim. Siz yeniden âşık oldunuz mu? Yeniden kalbinizi açtınız mı? Ben sevmeden duramam, içimden geliyor. Siz de öyle miydiniz? Neyse sizde benimle birlikte ya anı tazelersiniz ya da ben den feyz alırsınız. Benimle Halit’ e olan duygularımı paylaştığınız için teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Lütfen hep olun.
Sizi seviyorum yeni konacağım kısa süreli dallar gibi…


4 yorum:

  1. Sevgili Hugdreamer, bu kadar mı eşzamanlı olur ? Yayınlandığın saatte yazdıklarının benzerini arkadaşım ile paylaştım. Bugün tüm kalıplarımdan kurtulduğumu hisettiğim ilk gündür. İnanılmaz mutluyum, kendimi hiç hissetmediğim kadar özgür hissediyorum. Acı bedenimden ve esaretimden kurtuldum. Bundan sonra hayatım akışta ve olurunda. Ne yaşamak istiyorsam onu yaşayacağım çünkü hayatımın efendisiyim. Hiç kimseye veya birşeye bağlanmadan hayat içinden akacağım. Hayatı oluruna bıraktığında zaten istediğin güzellikler ayaklarının önüne serilecektir. Kendimi, hayatımı ve seni çok seviyorum arkadaşım....

    YanıtlaSil
  2. canım arkadaşım.harika bir yazı daha doğal,akıcı ..artık hayatında cesur ,dik,kuvvetli ve her türlü eleştiriye açıksın .yürü yollar seni bekliyorr..

    YanıtlaSil
  3. Evet yürümeliyim. Yeni hayat beni heyecanlandırıyor. Zira fazlasıyla beklemede kaldım :)

    YanıtlaSil
  4. Esra hayatının efendisi olmana çok seviniyorum . Efendi arkadaşım artık hayat senin...

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı