Üzülme!
Dert etme can!
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları
söyleme bana
Elinde olanlardan
bahset can!
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz
mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek
mi?
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...

* Mevlana

5 Haziran 2011 Pazar

Eski Eşler Kulübü

Farkında mısınız ne kadar çok boşanan var etrafınızda. Benim etrafımda çok. Onlardan biri de benim. Benim için çok doğal. Zira 2012 gelmekte çok az kaldı. Bitmesi gereken enerjiler bitmeli ki yenileri başlasın daha sağlam ve sevgi dolu. Zaten ben mutsuz evliliklerini sürdürmekte ısrar edenleri hiç kusura bakmasınlar şaşkınlıkla karşılıyorum. Anlıyorum ama hak vermiyorum. Çünkü kendine zarar veren kişiyi anlayabilirim ama hak vermek zorunda değilim. Şimdi boşananlar çoğaldıkça eski eşler kulübümüzün üyeleri çoğalmakta günden güne.  Eski eş olmak boşanmak gibi hiç de kolay değil.  Eğer çocuğun yoksa sallarsın gider bir daha hayatın boyunca görmezsen de olur. Hayatında bir eksiklik olmaz. Ama çocuk varsa durum farklı. Her daim görüşmek zorundasın. Aslında değilsin ama çocukların sağlığı için yapılsa iyi olur. Ben eski eşimle her daim iyiyim. Ben bu yolu seçtim. Zaten kötü olmak istemem. Yedi köyle barışık olan ben neden eski eşimle, çocuğumun babasıyla kötü olayım ki.
Aslında bir nevi hala hayat arkadaşım ama sadece bir paydada. Çünkü çocuğum benim hayatımın önemli bir parçası dolayısı ile çocuğu bakkaldan yapmadığıma göre ortak hayat paydamız çocuğumuz. Allah için benim eski eş iyi bir babadır. Zamanla boşanmanın hasarlarını atlattık, atlatacağız da. Ama şunu biliyorum ki yine de başımıza bir şey gelse ilk gelen o olur. Ama ne yazık ki evliliğim boyunca bu duyguyu hiç hissedemedim. Yani ilk arayacağım kişi eski eşim olmadı. Ama bu benim bakış açımdı, şimdi bunu görebiliyorum evlilikten çıkıp ta dışarıdan baktığımda. Bu gün arkadaşım geldi bana kahve bahane işte sohbete. O da eski eşler kulübüne üye. Bir de üye olmak üzere olan ve olmayı düşünen birçok arkadaşım var kadın, erkek Allah sizi inandırsın. Eski eşiyle o da kanka. Valla onlar aşmışlar annem. Ben olmam olamam öyle. Bildiğiniz kanka muhabbeti ya! Sarılmalar, şakalaşmalar. Hayır, eşi evli, kendisi benim de arkadaşım olur ve çok severim. Arkadaşım bende olduğu için çocuklarını bana getirdi yanında diğer eşinden olan kızıyla. Arkadaşımın o ufacık kıza olan tavrını görünce hep gurur duymuşumdur aynı bugün de duyduğum gibi. Tabi içinde fırtınalardan sonra ne kadar hasar kaldı ancak o bilebilir ama içinde sonsuz sevgi var onu biliyorum. Oysa ne acılar çekti, ne travmalar atlattı. Ona rağmen hala eski eşine ve başka kadından olan ama çocuklarının kardeşine sevgi ve alaka gösterebiliyor. Bravo başka bir şey denilmez değil mi? Zaten olması gerekeni yaptı iç sesini dinleyerek.
Siz eski eşler kulübünün hangi safındasınız? Sürekli kavgada mı, ret edişlerde misiniz? Yoksa her şeyi olduğu gibi kabullenişte mi sevgi ve paylaşımda mısınız? Hayatımızın her alanında bir kulübe üyeyiz. Hangi kulüpte olsak ta safımızı belirlemeliyiz. Ama size tavsiyem sevgiyi seçmeniz çünkü öbür türlüsü yıpratıcı ve yırtıcı. Kaçınılmaz sonları güzel başlangıçlarla devam ettirmemiz mümkün inanın.
Yakıcı, yıkıcı ya da saf sevgi ve paylaşım safında olsanız da sizi seviyorum kendi eski eş modumu ve eski eşimi sevdiğim gibi…



1 yorum:

  1. Sadece içsesimi dinledim, doğru ve normal yol olan budur diye hep inandım. Beni çok duygulandırdın canımcım....Ne kadar doğru bir yolda olduğumu tekrar bana hatırlattın. Sevgimin sonsuz ve herkese sevgi verecek kadar büyüklükte olması ne kadar önemli imiş aslında....Bunları görebildiğin ve kağıda dökebildiğin için seninle gurur duyuyorum. Her anlamda sana sonsuz teşekkürler...
    Sevgi yolunda olan tüm devrimcilere seslenişim: Eski eş olarak sevgi safında olun; inanın daha huzurlu ve mutlu olursunuz.... Kavga, ego sadece kendinizi yıpratmaktan öteye götürmez. Aslında hiç bir yere varılmaz bu duygularla. Siz siz olun önce kendinizi ve sonra eski eşinizi hataları ile sevin. Asıl değişim o zaman başlayacaktır.... Bu yolu geçtim, bir bilikişi olara bana inanın... :)) Sevgi ile kalın....

    YanıtlaSil

İzleyiciler


Osho

‎''Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi
yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru
kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle...

Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru
olduğu anlaşılamaz. Her yer, her şey kırmızı olsa başka hiç bir renk olmasa
kırmızının ne olduğunu kimse bilemezdi. O yüzden son tahlilde hiç bir çaba
boşuna değildir. Her çaba kişinin gelişiminin doruk noktasına ulaşmasına katkı
yapar. İnsan asla kararsız olmamalı... Yanlış yola sapmak endişe yaratmamalı.
İşte bu önemli bir sorundur. İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları
öğretiliyor.

Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç
bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Mümkün olduğu kadar
hata yapın. Ama bir şeyi unutmayın. Aynı hatayı tekrarlamayın. O zaman gelişirsiniz.
Yoldan sapabilmek özgürlüğünüzün bir parçasıdır. Bu doğru, bu yanlış diye bir
şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip
sınıflandıramayız. Hayat her şişenin etiketli olduğu ve neyin ne olduğu bilinen
bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış yanıtlara güvenilemez.
Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o
yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu
değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.

Hayat böyledir..
Onun için hazırlık
yapamazsın..
Onu hazır bir şekilde
bekleyemezsin..
Güzelliği bu, anlamı
bu.
Her zaman şaşırtır ve
sürprizlerle gelir.
Her anın sürprizlerle
dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir yanıtın uygulanabilir olmadığını
görürsün...
Eğer gözlerin varsa…''


UBUNTU :)

UBUNTU :)
Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu UBUNTU'dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki ? Ve UBUNTU'nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için ben'im" demekmiş

Bob says

Bob says
Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil.
Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım?

Ömer Hayyam;


Evvela;

Benim rızam olmaksızın

Dünyaya getirildim.

Hayatta;

Hayretimden başka bir şeyim artmadı

Sonra yine elimde olmadan

Bu dünyadan göçeceğim

GELMEKTEN, KALMAKTAN, GÖÇMEKTEN

Maksat ne?

Hala anlamış değilim!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı