Aman tanrım Sex and The City modumdan çıkmışım. Neden ya neden? Ben mutluydum ama. Dedim ya değişiyorum günden güne. Olsun yaşadım, deneyimledim. Güzeldi ama tadında bırakmak lazımdı. Aynı o dizideki gibi benim de kız arkadaşlarım var. Yalnız onlar dört kişiydi. Biz üç kişiyiz. Yetiyor, arada aramıza katılanlar oluyor. Ama kemik kadro belli. Şimdi bizde onlar gibi heyecanlar, inişler, çıkışlar, aşklar yaşıyoruz. Biz de onlar gibi özgürüz. Hayatımızın efendisiyiz. Dibine kadar eğleniyoruz, ağlıyoruz, gülüyoruz. Ama biz daha edepli, adaplı ve muhafazakârız onlara göre. E ne de olsa New York’ta değil İstanbul’da yaşıyoruz değil mi ama. Ben kendimi şahsen Carrie karakteriyle özleştirirdim o eski bendeyken. Giyerdim pijamalarımı, battaniyenin altına girip her gece seyrederdim. Tek eğlencem idi geceleri. Artık durumumu anlayın yani kırmızı noktamdı. Şimdi Carry de zayıftı, sarışındı ve ayakkabı manyağıydı ve tabi ki de yazardı. Onun dışında yaşamı yaşayışımız taban tabana zıttı. Sonra ben kabuğumdan çıktım. Kendimle tanıştım. Dışarıdaki hayatı keşfe çıktım. Keşfettim dizi misali yaşayarak ama kendimce, istediğim kadarca. Dokuz yıl kış uykumun intikamını alırcasına her hafta sonu dışarılardaydım. Hayır, sanki yoklama alıyorlardı. Ne de olsa arayı kapatmam gerekliydi değil mi ama? Olsun giyindim, süslendim attım kendimi dans pistlerine. Ama size bir şey söyleyeyim mi? İnanın bunu yirmili yaşlarımda yapsaydım bu kadar tadını alamazdım. Çünkü yirmili yaşlar kadınların en aptal oldukları, kendini tanımadan aymaz aymaz dolaştıkları yaşlar. Ama otuzlu yaşlar öylemi? Kendini tanımış, bilmiş olarak bunu yaşamak bambaşka. Bir de uzun süre kendini hapsetmişken parmaklıklara, anlatılmaz tarifi. Yami yami, tadından yenmez valla. Neden sonra şimdi boşuna kendimi o kızcağızla özdeşleştirmemişim daha iyi anlıyorum. Fiziksel özelliklerimiz dışında şimdi ben de yazıyorum onun kadar ünlü değilim ama şimdilik! Benim de bir Mr Big ‘im var. Carrie onu sever ama kavuşamaz o da hayatına devam eder. Yaşaması gerekenlere haksızlık etmez. İşte ben de öyle yapıyorum. Ben de seviyorum ama hayatımı sonuna kadar yaşıyorum. Onlar gibi kavuşur muyuz bilmem. Zaten bire bir de aynı olmak zorunda değiliz değil mi. O film karakteri bense gerçeğim. Ben kendi hayatımı yazarım onunkini ise senaristler.
Neyse asıl konu yine dün gece yoklamaya geç kalmadım. İyi bir öğrenciyim ben. Giyindim süslendim. Fakat çok büyük hata yaptım. Topuklu ayakkabı giydim. Evet, ben ben! Ama sorun bir neden diye. Benim bir kurtarıcım var. Sanki yukarıdan bana hediye gönderilen, yazarlık yolculuğumda elim ayağım olsun diye. Fakat o kadar uzunki kendimi bezelye tanesi gibi hissediyorum yanında. Sanırım bu duygumdan giydim o lanet olası topuklulukları. Ben ilk gördüğümde onu aman tanrım dünyada çok uzun boylu erkekler varmış şaşkınlığımı daha sonra size anlatacağım tabi ki. Matmazel vardı dün gece. Çok severim kendilerini, güzel müzik yaparlar. Ama topluca soliste ayrı bir sempatimiz var. Adam yanındaki sönük tiplere rağmen parıl parıl. Hele o kollar var ya kollar tabi bir de güzelim ‘six packleri’ anlatılmaz, görmeniz lazım. Siz dün gece bir de t shirtünü çıkardığı ana şahit olsaydınız ağzınız açık hayran hayran, salyalarınız akmış modda bulurdunuz kendinizi bizim gibi. Tabi ben şunu fark ettim. Yoklamaya yetişmeseymişim de olurmuş ya da yok yazılsaydım da olurdu duygusu içindeydim. O yüzden de fazla dans edemedim. Tabi acısını hücrelerime kadar hissettiğim topuklularımın katkısı büyük bu durumuma. Bakın Carrie ile farkımız da var. Oysa bayılır o topuklulara. Ben dans ederken gözlerimi kapatırım, müziği hücrelerimde hissederim ve dans ederim büyük zevkle fakat dün gece sadece acı hissettim vay anam vay! Bir an çıkarayım ayakkabılarımı dediysem de çıkarmadım tabi ki. Güzelliğimi bozacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Böylece etrafımı ilk defa gözetleme fırsatı buldum. Vay vay kimler varmış; çeşit çeşit tipler aynı benim gibi J Ne işim var benim burada dedim. Aslında değişen ne mekân ne de insanlardı. Değişen bendim.
Sanırım artık ben devamsızlıktan kalacağım gecelerde ya da soft moda geçmeliyim sanki.
Daha soft mekânlarda, gecelerde buluşmak üzere. Sizi seviyorum rock müzikten soft müziğe geçişimi, yoklamadan kalışlarımı seveceğim gibi…
Süper, kadroyu Sex and the city ekibine benzetmen.:) Bayıldım... Ben kimim o halde ? Düşünmem lazım.... Ayrıca ben hala o "six pack" leri göremedim. Ben küçücük boyumla ve dansa giderken giydiğim topuksuz ayakkabılar sayesinde önümde duran kazıklar yüzünden görme şerefine nail olamadım. :) Ben sadece o güzelim kollarda kaldım. Ahhh çok genç bir arkadaşımız ama... Yanarım ona yanarım, hehehe...Neyse ben Adonis' imi bekleye durayım :P
YanıtlaSilAdonis Adonis neredesin Esra seni bekliyor ama çabuk aaaa :))
YanıtlaSilAma Adonis gelse ne olacak erkeklerin hepsi aynı nankör nankör
Yaaaaa kusummmm ben görememistim six packleri...Dogru zamanda dogru yerde degildim anlasilan. Bak soft moda gecmeden evvel bir kez daha gidelim. Ben de bir kez göreyim ondan sonra mod degisikligine ben de varim minik bezelyem:-)
YanıtlaSilSex and the City benzetmesine gelince, ben hala hangi karakterim onun düsüncesindeyim. Sanirim hepsinden bir parca mevcut bende:-)
Tüm Adonisleri Mr. Bigleri bekleyenler, gözlerinizi acin belki de onlar cok uzaginizda degillerdir:-)
Ayyy Merihim, kör mü oldum ben yaaaa :))) Belki yakınımızda belki uzağımızda... Kim bilebilir ??? Ama gelmeden önce gerçekten bi daha gidelim, ah o genç arkadaşımızın muhteşem kolları ve six packlerini izlmeye....
YanıtlaSil@ Hugedreamer, Adonis nankör çıkmazzzz... :P